UÇAN KIZ VOLANTE – Yazar; Karin Karakaşlı / Resimleyen; Merve Atılgan

İşte, asıl derdi bu Volante’nin; zihninde çok fazla düşünce, düşünceden de fazla hayal var. Sesler karışınca dalıp gidiyor.
Beynimizde hislerimiz ve kararlarımızın merkezi limbik sistemken düşüncelerimizin ve dilin merkezi, beynimizin en gelişmiş olan bölgesi olan kortekstir. Hislerimiz ve neden öyle karar aldığımız üzerinde konuşmak, düşüncelerimizi konuşmaya göre daha zordur. Beynimiz biraz bile zor bir durumla karşılaştığımızda “hayır” tepkisi verir, eğer karşılaştığımız şeyle baş etme gücümüz olmadığını düşünüyorsak kaçmak, kurtulmak isteyebiliriz. Bu kaçma isteği ve kararını ise gerçeğe dayanmayan inançlara, düşüncelere dayandırabilir, bununla açıklayabiliriz. Bu kaçış, kendi davranışları üzerinde kontrolünün olduğunu düşündüğümüz yetişkinlerde bile olağanken çocuklarda oldukça sık görülebilir. Aslında, çocuk hangi davranışının onaylanıp hangisinin onaylanmadığını içten içe bilir. Davranışı ile ilgili bir yargılama ve suçlama ile karşılaştığında, bunun kök sebebe bir katkısı olmayacağı için yine kaçma, ağlama, içe kapanma gibi davranışlar gösterebilir. Bu nedenle davranışın ne olduğu, neden olduğu fark edilip kabul edildikten sonra ancak gerçekleştirilecek farklılaşma adım atmaya hazırlanabilir. Uçan kız Volante ile zihnindeki düşünce, hayal ve enerjileri ile içinde yaşadıkları dünyada yer yer farklı görülen, yerinde duramayan çocuklara bir alan açılıyor.

Volante de canı sıkıldığında, baş etmesi zor bir duyguyla karşılaşınca bir şekilde bundan kaçmak istiyor. Kendini yetersiz ve güçsüz hissettiğinde bir anda uçuyor ve ona gerilim veren şeyler bir anda gözünde küçülüyor…
Uçan Kız Volante ile semptom gibi görülen bir davranışın ne gibi kazanımları olabileceği, çocuğun gözünden yetişkinlere farklı bir açıdan bakabilmeyi mümkün kılıyor.

Doğrusu; aileye yukarıdan, şöyle biraz uzaktan bakmak çok eğlenceli. Hepsi de sürekli ileri geri hareket eden küçük kafalardan ibaret. Bu halleriyle sıkıcı değil, komikler. Paulo bit kadar görünüyor! Ama itiraf etmek gerekir, kostümün baş kısmı yüksekten bakınca daha havalı! Tessa’yı diğerlerinden daha mükemmel yapan hiçbir şey yok. Tepeden baktığında herkes birbirine benziyor.
Eğer bir duyguyu ya da durumu daha önceden tanıyorsak, zihnimizi dolduran bir problemi daha önce çözmüşsek buna bakışımız farklı olur. Uçan Kız Volante’de; canı sıkılan, kendine yeterince ilgi gösterilmediğini düşünen afacan, sevimli ve çılgın ruhlu; ancak bu yüzden sık sık uyarı alan çocuklar kendilerini bulabilir, Volante’ye hak verip onunla eğlenebilir, onunla üzülebilir ve deneyimlerini onunla karşılaştırarak farkındalık kazanabilir.
Okurken beni en çok Volante’nin kendini zorlayan duygularla başa çıkarken kullandığı yollar, yaratıcı gücü, deneme cesareti, ilişkilerindeki sahicilik etkiledi. Aslında kendi çocukluğumda da ne çok Volante gibi hissettiğim anlar olduğunu anımsadım. O içindeki durduramadığı düşünceleri, hayalleri, renkleri hem başkalarını düşünen hem de kendini düşünmeden edemeyen o ikircikli hali… Kendi yeteneğini keşfetme sürecinde hissettiği gerilim, kendini başkalarıyla kıyasladığında hissettiği çaresizlikler ve nihayet kendi potansiyeline güvenip kendini sevince başkalarına da şefkat duyabilmesi…

Etkilendiğim diğer bölüm ise kendinden yaşça büyüklerin Volante ile kurduğu iletişimin sahiciliği, yetişkinliği bir güç gibi kullanmadan, olduğu gibi anlamaya, hata yaptıklarında bunu telafi etmeye çalışma çabaları oldu. Ebeveynler çocuklarıyla iletişim kurarken içlerinden bir ses onlara doğruyu öğretmelerini salık verebilir. Bu ses bazen öyle yargılayıcı olur ki doğru bildiklerinden farklı bir durumla karşılaştıklarında suçlama ve yargılama eğiliminde olabilirler. İşler istedikleri gibi gitmediğinde öfkelenebilir ve bunun sorumlusu olarak çocuklarını görebilirler. Kontrollerini kaybettiklerini hissettiklerinde, durup sakinleşmek, öfkelerinin neyi korumaya dönük olduğunu fark etmek, çocuklarına neyin doğru olduğunu söylemeden önce çatışmanın kendileri için anlamını keşfetmek ebeveyn için oldukça zor olabilir. Uçan Kız Volante’de ebeveynin de bazen çocukları karşısında nasıl çocuk gibi çaresiz kalabildiğini ve bu duygusuyla da nasıl başa çıktığı gösteriliyor.
Gerçekte olanı gördüğümüzde, bizi sıkıştıran duyguların akıp dökülmesi için biraz açık alan bıraktığımızda yeni dünyalar keşfedebilir, kendimizde olanı görüp bundan güç alabiliriz. Uçan Kız Volante, sözlerin yetmediği yerde sanatın anlaşılmak için nasıl araç olduğu da gösteriliyor.

Zaten resim çizmenin en güzel yanı bu: Hem olanları hem olmasını istediklerini çiziyorsun.
Kitabın en estetik cümlelerini içerdiğini düşündüğüm birkaç alıntıyı aşağıda paylaşıyorum.
Canı sıkıldı yine. Gözü Tessa’ya kaydı. Ablası hiç istifini bozmadan kitabını okumaya devam ediyordu. Volante’nin yapamadığı şeylerden biri de bu. Okurken çabucak sıkılıyor, dikkati dağılıyor, bir süre sonra kitabı unutup çevreyi seyretmeye başlıyor her seferinde.
“Peki, canın sıkılınca ne yaparsın?”
Volante gülümsedi. “Hayal kurarım… Bir de, resim yaparım. Bunlar gibi…” Heyecanla sırt çantasına uzanıp resim defterini çıkardı.
Massimo keyifle sayfaları karıştırırken, “Şunlara da bakın. Gerçekten çok güzel resim yapıyorsun,” dedi. Volante kızardığını hissetti.
“Böyle bir yeteneğin varken canın hiç sıkılmaz senin!” dedi yaşlı adam.
“Ailem için yeterince iyi değilim ama,” dedi Volante. Yüzü asıldı yine.
“Biraz haksızlık ediyor olabilir misin acaba?”
Sevgi, insanların gergin, sinirli, yorgun olduğu anlarda yaptıkları ya da yapmadıklarıyla ölçülmez ki sadece.”

Uçan Kız Volante ‘de ele alınan bir diğer konu ise farklı yaş grupları arasındaki iletişimin önemi. Çocukların rol-model alarak öğrenme, ilişki kurma ve düşüncelerini bir yetişkinin deneyimlerini paylaşarak değerlendirebilme yetilerinin gelişimlerine etkisi… Volante kurduğu ilişkilerde kendini, hoşuna gidenleri ve gitmeyenleri adeta bir kıyafeti deneyip görmek gibi deniyor, bakıyor, başkasının hayatındaki kendi yerini araştırıyor, böylelikle kendini daha büyük bir resim içinde tanımlıyor. Volante’nin genç bir kadınla iletişim kurarken, kendinden küçük kardeşiyle, büyük kardeşiyle, yaşça büyük bir yetişkinle, büyük annesiyle, annesiyle, babasıyla ilişkilerindeki anlama ve anlaşılma çabası kitapta en sahici haliyle yansıtılıyor. Birazdan paylaşacağım parça ise beni babaannemin kucağına taşıdı yeniden. Kırılıp üzüldüğümde beni yatıştırması, hem gerçekçi hem şefkatli bakışları geldi kondu üzerime…
Neden sonra anneannesi, “Kaçmak iyidir Volante. Seninki de boşuna değildi,” diye devam etti. “Kaçmak, insana aslında bir yeri terk ederek çözebileceği bir şey olmadığını gösterir. O yüzden, mutlaka geri dönersin. Ama arkanda bıraktığın yerde de değişiklik olur. Döndüğünde kimseyi ve hiçbir şeyi aynı bulmazsın.”
Nihayetinde sevgi ve güvenin nasıl da iyileştirici olduğunu yeniden fark ettim. Yeter ki görebilelim. Her fırsatta, sevdiklerimize “Seni seviyorum.” diyebilelim, onların çaresiz hissettiği durumlarda bile güçlerini hatırlatıp “Sana güveniyorum.” diyebilelim, kırıldıklarında onarabileceğimizi, acı duyduklarında yanında olabileceğimizi, öfkelendiğinde onu dinleyip anlayabileceğimizi gösterelim. Buna inanınca, güvenin ve sevginin tadını bir kere duyunca, bunu duyuracak, bu tadı arayacak ve bundan vazgeçmeyecek çocuklar büyüsün. O çocukların sesi doldursun dünyayı.