SEYİR – Piraye
Seyir öncelikle ismiyle beni etkileyen bir eser oldu. Aklıma oyunculuk konusunda bir söyleşisinde Tamer Levent hocamın bir sözünü getirdi. Soru soran bir katılımcıya ‘oyuncu musunuz?’ dediğinde ‘hayır oyuncu değilim sadece seyirciyim ben’ diye cevap vermişti katılımcı. Bunun üzerine Tamer hoca, ‘Lütfen sadece seyirciyim diye kendinizi ve seyirciliği hafife almayın. Seyircilik günümüzde çok önemli bir iştir. Bir kere oyun seçeceksiniz, bilet alacak ve o güne hazırlanacaksınız. O gün kıymetli vaktinizi oyuna ayıracaksınız. Giyinip kuşanıp hazırlanıp oyuna gidecek ve izleyeceksiniz. Seyirci olmazsa oyun da olmaz, oyuncu da’ demişti. O gün bunun üzerine düşünmüş ve hak vermiştim. Oyunculuk kadar seyircilik de önemli. Neyi seyredeceğine karar vermekle başlıyordu ve seyirden aldığın keyif ve derslerle katkısı devam eden bir süreçti aslında. İşte Piraye’nin Seyir kitabı bu duygularla okumaya başladığım bir kitap oldu.

Bendeki etkisi ve katkısına gelince: Öncelikle giriş çok etkiliydi ve beni kahramanımızın korkuları ve tepkileri hemencecik içine aldı. Nitekim toplumumuzdaki kadınların gelişme yolunda cevap vermesi gereken sorularla doluydu bu kısım. Geçmişten gelen seslerin izleri yüzüme yüzüme vurdu çoğu yerde. Belki de kendi içine doğru yolculuk yapmayı seven herkesin sorduğu ve dikkatle cevaplarını aradığını hatırlattı kitap bana.
Yazarın insan seven yanı ve daha güzel, barış ve sevgi dolu bir dünya isteği, kitabın başından sonuna kadar devam etti. “İnsan çok değerliydi. Değerini bilip değeri yaşama geri vermeli ve tekrar değer almalıydı böylelikle. İşte bu yüzden herkes olmaya geldiğinin hep daha iyisini olmayı hedefleyip, en iyisini yapmaya çalışmalıydı bu dünyada.” Diyerek genel amacını ve öğretmeye çalıştığı şeyi açıklamıştı.

Ancak bu noktadan sonra, sürekli bir kişisel gelişim pazarlaması gibi duran bölümleri ve sürekli hiçbir şeyin farkında olmayan biz zavallı okurlara bir şeyleri öğretme gayreti gözüme çarpmaya başladı. Bu defa her şeyin sorumluluğunun bizim elimizde olduğu ve güzel mesajlar yollama ve kendimizi özgürleştirme söylevleri kitabın ve kahramanın dışına çıkarak bakalım şimdi neyi öğretmeye çalışacak, Mina’yla konuşur gibi hangi en iyi görüşü dayatacak, diye düşünmeye başladım. Bu nokta belki de sadece beni rahatsız etmiş olabilir. Sonuçta kişisel gelişim kitaplarını sevenler için roman tadında ve kolay okunabilir bir kitap diyebilirim.

Seyir kısmına şöyle bir katkı sunabilirim belki de, hayatta seyirciliği yaparken oyunculuğu da geliştirmek ve ara sıra sahneye çıkıp başrolü almak, bir gün ineceğimiz bu dünya sahnesinde bir oyuncuk, oynamak da keyifli olabilir.
Bu kitap ile ilgili diğer yazarlarımızın yorumunu aşağıda bulabilirsiniz.

Selma TEKİN