MATEMATİĞİN AYDINLIK DÜNYASI – Ali Sinan Sertöz

Sizce Matematik icat mı yoksa keşif mi? Edison elektriği bulduğunda bu büyük bir icattı. Kristof Kolomb’un bulduğu yeni kıta ise büyük bir keşifti. Edison olmayan bir şeyi bulup, icat ederken; Kolomb var olan ama önceden bilinmeyen bir adayı keşfetmişti. Peki ya Pisagor Dik Üçgen teoremini bulduğunda hangisine daha yakındır? Bu kitabı okumadan önce bunu hiç düşünmemiştim. Bu sorunun karşıma çıkması ile birlikte Matematiğin “keşif” olduğunu düşünenler safına geçtim. Bence Matematik zaten evrenin ve doğanın içinde vardır, insan yalnızca onu keşfeder. Siz ne dersiniz bu konuda, belki icat olması fikri size daha yakın gelir. Kim bilir! 

Kitabın arka kapağındaki yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum: “Matematik, akademisyenlerin loş koridorlarda birbirlerinin kulağına fısıldadığı anlaşılmaz kavramlardan oluşan bilgiler yumağı değildir. Matematik, hayatı dolu dolu yaşamış insanların sevinçleri, üzüntüleri, başarı ve yenilgileri ile oluşturdukları bir insanlık macerasıdır. Bu kitapta, bir kısmı topraklarımızda geçen bu büyük insanlık macerasının öyküsünü bulacaksınız. Halen Bilkent Üniversitesi, Matematik Bölümü’nde öğretim üyesi olan Ali Sinan Sertöz, Matematiğin Aydınlık Dünyası’nı TRT için hazırladığı aynı adlı belgeseli esas alarak kaleme almıştır.” Şimdilerde çok özlediğim Matematik hakkında yazılmış bir kitap okumadan önce merak uyandırdığı gibi okuduktan sonra da büyüledi diyebilirim.

Matematik birçoğumuz için korkulan bir ders, kabusa dönen bir sınav olarak görülürken, bazıları için ise başardıkça mutluluk veren ve sevilen bir ders olmuştur. Öğrencilik yıllarımda her iki grupta da yer aldım farklı zamanlarda. Şimdi ise bu kitabı özellikle öğrencilerin okumasını ve Matematiğin Aydınlık Dünyası’nı fark etmelerine yardımcı olmak istiyorum.

Arşimed, Eflatun, Öklit, Pisagor, Thales, Gauss, Mimar Sinan ve daha kimler kimler… Matematiğin aydınlık dünyasına katkı sunan bilim insanlarının maceralarını ben severek okudum. Bazen kendimi onların yerine koyup düşünürken bazen de o devirlerde yaşasam onlarla arkadaş olsam diye iç geçirirken buldum kendimi. Pisagor, yirmili yaşlarına geldiğinde “Hocalardan öğrendiğim yeter. Ben dünyayı gezip görmek istiyorum” diyerek Babil’e, Hindistan’a, Çin’e, İskenderiye’ye giderek Matematik serüvenini gezip görerek, oralardan bilgiler toplayarak sürdürmesi insana derin bir “Ah!” çektiriyor. Pi sayısından bahseden bölümü tam tarihinde (14 Mart-3.14) okudum ve denk geliş çok hoş oldu. Her 14 Mart’ta aklıma gelecek ve kitabımın sayfalarını karıştırarak Matematik serüvenine bir kez daha şahit olacağım.

“Dünyaya nasıl baktığımız, gördüğümüz şeylerin bize neler düşündürdüğü tamamen daha önce ne öğrendiğimize bağlıdır. Yani matematikçi deyimi ile görebildiğimiz dünya eski bilgilerimizin bir fonksiyonudur.”

“Matematik, tanrının doğanın içine bıraktığı ipuçlarıdır. Bunları siz bir pencere açar ve seyredersiniz ve seyrederken de fark edersiniz ki sizinle beraber başkaları da seyrediyor bunları… Doğanın içinde bir uyum var, matematikle yazılmış ve de matematik düşünülerek algılanabilen bir koca uyum. Matematikçi sık sık kendisini zaman ve mekandan bağımsız olarak bir sürü dostla birlikte bu uyumu incelerken bulur.”

“Matematik Antik Yunanca “matesis” “ben bilirim” kelimesinden türetilmiştir. Osmanlılar da “riyazet”, yani “toy taylara başkırdırma eğitimi” kelimesinden türettikleri “riyaziye” kelimesini kullanmışlardır.”

“Oysa ne büyük bir ayrıcalıktır insanlığın hatıra defterlerine yazılmak ve bir daha hiç silinmemek. Binlerce yıl öncesinden binlerce yıl sonrasına uzanan bir macerada yer almak ve hiç unutulmamak. Galiba ölümsüz olmanın, ama gerçekten ölümsüz olmanın en sağlam ve en eğlenceli yolu matematik yapmak.”

Birkaç alıntı ile Matematiğin Aydınlık Dünyası’nı okumaya herkesi davet ediyorum.

Tuğba EROĞLU


Kitap İçin TIKLAYINIZ

Bültene Kayıt Olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir