Yaşamak – Yu Hua
Çin edebiyatı ve Jaguar yayınevi ile tanıştığım ilk kitap ‘’ yaşamak ‘’.
Nereden nasıl başlayacağımı bilemediğim için direkt giriyorum konuya. Kitabın çevirisinden mi bilmiyorum o kadar sade bir dili, o kadar akıcı bir anlatımı var ki kitap okumadım film izledim resmen.
1933 yılında yayımlandıktan hemen sonra yasaklanmasına rağmen filmi çekilmiş. Fakat filmi de yasak.
Sebebi bellidir ki; kitabın geçtiği dönemde halkın sosyal durumu, yaşanan kıtlık, Çin kültür devrimi ile değişen rejim…
“Devrimciler önce toprak ve yemek verdiler, ardından tencerelere bile el koydular.“

Kitapta iki anlatıcımız var. Birisi köy köy gezip halkla sohbetler eden, onlardan hikâyeler toplayan gezgin anlatıcımız. Diğeri ise tarla sürmeye çalışan yaşlı Fugui, hikâyesini anlatmaya başlar ve olaylar gelişir.
Çok zengin bir aileden gelmesine rağmen bu zenginliği koruyacak sorumluluğa sahip olmayan Fugui, babası gibi hatta ondan daha fazla mal varlığı kayıpları yaşar. Tüm zamanını aylak aylak geçirerek, kumar oynayarak ve genelevlerde geçirir. Bir gün kumarda büyük oynar ve büyük kaybeder. Zengin biri olarak çıktığı eve, fakir bir adam olarak döner.
Hatasını anlayıp, kaybettiklerini farketmiş olsa da iş işten geçmiştir. Fugui için son pişmanlık fayda etmez. Bir şeyleri düzeltmek istese de dönemin siyasi şartları, talihsizlikleri buna izin vermez, belini bir türlü doğrultamaz ve ailesine karşı kendini hep sorumlu hisseder.
Pişmanlığını çok iyi hissettiren Fugui aslında kitabın ilk bölümlerinde o kadar da iyi değil. Ama yaptığı o kadar kötülüğe rağmen ‘’ oh olsun ‘’ diyemediğimiz gibi, başına gelen o kadar olaya da ‘’ yok artık bu kadar da olmaz’’ diyor insan bir çok yerde.
Kitabı bitirdiğimde ‘’ ismi ironi mi? Buna yaşamak denir mi?’’ diye düşündüm. Ama asıl yaşamak bu değil mi zaten?
Kadere rağmen, coğrafyaya rağmen, dünyaya ve içindeki insanlara rağmen, sevdiklerin için değil senden bir şeyler bekleyenler için yaşamak.
Ölüme rağmen yaşamak, ilerlemek, devam etmek..

Birkaç alıntı;
‘’İnsan mutlu olduğu sürece, fakirlik utanılacak bir şey değildir.’’
‘’Hayat bu herşey olacağına varırdı. Derler ki; Bir felaketten kurtulunca ardından güzel günler gelir..’’
‘’Umudumuzu yitirirsek nasıl yaşardık?’’
‘’Tüm insanlar aynıdır; Kendileri için başkasının cebinden alırken yüzleri aydınlanır, gülümserler ama kaybetme sırası onlara geldiğinde yastaymış gibi ağlarlar.’’