SOL YANIMDAN ÜŞÜDÜM “Yüreğini Bırak Git” – Derya Arslan

“Kadın, en nihayetinde bir yarasadan bir Tanrıça’ya dönüşmüştü. Bir tünel, bir mabede dönmüştü. Kendine bile anlatamadığı sırlarını korkusuzca anlatan kadınların mabedine. Dışlanmaktan korkmayan sığınmacıların geldiği bir mabede benziyordu artık.”

* Derya Arslan / Sol Yanımdan Üşüdüm “Yüreğini Bırak Git”

            Merhaba sevgili okur,

            Bu ay size inanılmaz duygu yüklü bir kitapla geldim. Bu çok yakında televizyonlarda veya çeşitli film sektörlerinde kullanılmaya aday bir aşk romanı. Çok kıymetli Derya Arslan’ın ilk romanı “Sol Yanımdan Üşüdüm”. İkinci kitap en yakın zamanda bizlerle olacak.

            Kitabın konusuna geçmeden evvel yazarın üslubundan söz etmek istiyorum. Devrik cümlelerin çokluğu, şiirsel anlatımı ile başlamalıyım. Cümlelerin akıcı olduğunu söylemek kesinlikle yerinde olacaktır. Lakin buna rağmen bir çırpıda hızla okunacak bir kitap diyemem size. Öyle cümleler kurulmuş ki estetik ve sağlam bir kurmaca olduğunu anlıyorsunuz. İşte bu durum kitabı bir kitap veya roman olmanın ötesinde bir sanat eserine dönüştürmüş. Anlatım bozukluğu yapmadan kurmanın zor olduğu cümlelere denk geldim ve yazara yazdığı için minnettar oldum. Hani bir kurguyu okurken estetik birkaç cümle bulup altını çizersiniz ya işte söz konusu eserde bu ihtiyacınızı paragraflar hatta sayfalarla gidermek durumunda kalabilirsiniz. O kadar çok estetik cümle var ki… Size yeniden hızla değil, duyguyla okumanızı önereceğim.

            Eserde kendisinden haberi dahi olmayan bir “Adam”a kör kütük aşık ve bunu 3 yıl boyunca kendi içinde yaşamış bir “Kadın”ın var oluş sancısı var. Evli bir adama aşık olan ve bu gizli/yasak aşkını kimseye duyurmadan sessizce kendi içinde yaşayan kadın ağırlığa daha fazla dayanamayarak kendi yöntemleri ile “Adam”a ulaşıyor. Tam da aşık olduğu anda olduğu gibi anlamadığı bir şekilde adamın şehrinin kıyılarında nihayet dalga seslerini adama duyurabiliyor. Bununla da kalmayıp tüm kalkanlarıyla hem kendisi ile savaşırken hem de adamın kalbinin kapılarını zorluyor. Dahasını kitabı okuyunca görmenizi, yaşamanızı, hissetmenizi, o hıçkırık dolu gözyaşlarının tuzlu suyunda yıkanıp arınmanızı istiyorum. Yazarımız kitabın sonunda karakterlere vereceği isimlerden söz ediyor. Adam ve Kadın öyle güzeller ki… Adları olmasa da olur diyeceğiniz saf bir sevginin anlatımını bulacaksınız bu eserde.

            21. yüzyılın “Selvi Boylum Al Yazmalım”ı yazıldı dostlar. Bunu okuyunca göreceksiniz. Elinizden bırakmak istemeyeceksiniz. Üstelik bu kadar saf bir aşkın varlığını görmek bazılarınıza çok iyi gelecek, gerçek bir öykü olduğunu okuduğunuzda inanamayacaksınız. Kitabı okuduğunuzda yazarın ilk kitabı olması da sizi ayrıca şaşırtacak. Bir duygu nasıl bu kadar çok betimlenebilir, nasıl bu kadar çok kelime ile anlatılabilir, nasıl bu kadar estetik anlatılabilir? İşte bu soruların cevabını bu eserde bulacaksınız.

            Çok değerli yazarımız Derya Arslan’ı 12 yıldır tanıyor olmanın mutluluğunu yaşıyorum. O hep kendini çok iyi ifade eden ve hitabeti güçlü bir kadın oldu. Bundan böyle kitaplarıyla hepimizin yüreğine değecek, bir kelebek kanadı inceliğiyle. Belki de senaryo hazırlıklarının ardından gözlerinize, kulaklarınıza da hitap edecek bu eser. Ben heyecanla devamını bekliyorum.

            Son olarak Derya Arslan’a seslenmek isterim: Devrin, kalemin daim olsun. Edebiyat aşkı ile, üretim aşkı ile var olduk, var olacağız! Edebiyat surunun kapısına hoş geldin ay yüzlü kadın!

            Eserden bir alıntı ile veda etmek isterim sizlere.

            “Sessizim şimdi

            İçimde titreyen bir alev

            Bir kor…

            Hatırlamaya çalıştığım sensin

            Dokunuyor en derinime

            Ben seni tamamlamaya çalıştıkça

            Anlıyorum ki

            Daha da sensizim

            Hissizim

            Halsizim…”

            Edebiyatla ve aşkla kal sevgili okur. Maksat aşk, maksat okumak, maksat paylaşmak, maksat yaşamak olsun!

Pınar KIRKULAK

---