RENCİDE GÖLGELER SOKAĞI – NUMAN AYDINOĞLU
Merhaba sevgili okur,
Görünmeyeni görünür kılan, ben varım diye bağıranların kitabıyla geldim size. Ocak 2021’de ilk baskısını yapan Rencide Gölgeler Sokağı Numan Aydınoğlu’nun romanı. Ben çok keyif alarak okudum ve bu kitabı okumayan kalmasın diye buraya taşıdım.
İlk olarak yazarımız oldukça yalın, akıcı ve güncel bir dil ile şekillendirmiş kurgusunu. Olayların kurgusu o kadar ince ki her karakter ayrı ayrı çözümlenmiş. Herkesin hikâyesi ortak bir noktada buluşunca ortaya takdire şayan bir kurgu çıkmış. Okurken bir sonraki sayfaya geçmek için heyecanlanacağınıza eminim. Hem bir polisiye hem bir varoluşun kitabı bence bu kitap.

Kitabımızın kahramanları günlük hayatımızda yanından geçtiğimiz, kimi zaman baktığımız ama görmediğimiz, kimi zaman görmek istemediğimiz insanların buluştuğu bir kitap. Bence kitaba asıl değerini veren de kahramanların ustaca seçilmiş olması. Kitabımızın kahramanları sokağın çocukları, insanları dediğimiz geri dönüşüm işçileri ve LGBTİ bireyler. Bir kaza ile başlayan kurgusuyla toplumumuzdaki birçok kanayan yarayı da gözler önüne seriyor. Geri dönüşüm işçilerinin, LGBTİ bireylerin hayatları ve varoluş mücadelelerini ele alıyor. Siz görmeseniz de görmek istemeseniz de biz varız ve buradayız diyor her kahraman. Sadece bununla da kalmayıp masum görünen geri dönüşüm işinin arka planındaki çeteleşme ve hesaplaşmaları da açığa çıkarıyor. Türkiye’nin diğer ülkelerden aldığı çöplerin arkasında hangi tehlikelerin olduğuna dair de bir kapı aralıyor.
Bu kitap 3 yıllık bir çalışmanın sonucu ve arkasında gizli kahramanları var. Yazarımız onlara da ayrı ayrı teşekkürlerini belirtiyor. Görüşmeler yaptığı geri dönüşüm işçilerine, LGBTİ mensuplarına, sivil toplum kuruluşlarına, Hayata Sarıl Lokantası’nın sahibi Ayşe Hanım’a ayrı ayrı ben de teşekkür ederim. Onların yaşamlarını açmaları, kendilerini açmaları böyle güzel bir kitabın ortaya çıkmasına katkı sunmuş.
Kurguyu fazlasıyla anlatmak istemiyorum çünkü merak edip okumanızı çok istiyorum. Toplumun ötekileştirilen bireylerini kucaklamanın zamanı geldi de geçiyor. İnsan olduğumuzu hatırlatan bu kitap hepimizin hayatta farklı mücadelelerle yaşam kavgası verdiğimiz gerçeğini yeniden görmemizi sağlayacak. Haksız sebeplerle rencide edilen öteki canların gölge gibi yaşamlarını sürdürmesine bir son vermek gerekiyor. Sokak aralarında, gece yarılarında karşımıza çıkan bu insanlara birey olarak bakmak çok da zor olmasa gerek. Bu ihtiyacımıza da Numan hocam romanıyla kucak açtı. Haydi gelin hep birlikte can olmanın önemiyle bu kitaba kalbimizde bir yer açalım.

Son olarak kitaptan bir bölümle sizlere veda etmek istiyorum. “Her insanın içinde yeşermeye müsait olan kötü huylar vardır. Bencilliğin beslediği huylardır bunlar. Kin, nefret, intikam, iktidar, sahiplenme hırsı, kıskançlık ve daha onlarcası… Hepimizin elinde iki seçenek var; ya bu huyları besleyecek ve onların esiri olacağız ya da bunlarla mücadele ederek özgürlüğümüze, yani bilgelerin ‘hakikat’ dedikleri ulvi huzura kavuşacağız. Esareti seçmiş olanları gördüğümde onlar zaten duygular hapishanesinde mahkûmdu, benim ilave bir şey yapmama gerek kalmamıştı. Ben özgür olma savaşı veriyorum. Ruh özgürlüğü… Bütün mesele bu.”
Maksat okumak, maksat yaşamak, maksat kardeşlik olsun. Kitaplarla nice buluşmalarımız olsun. Hoşça ve dostça kal sevgili okur…