BOZKIRDA ALTMIŞALTI – Mustafa ÇİFTÇİ

               

Gönül dağı yağmur yağmur boran olunca

Akar can özümden sel gizli gizli

Bir tenhada can cananını bulunca

Sinem’i yaralar

Dil gizli gizli

Dil gizli gizli

Neşet Ertaş

            

Yaklaşık 4 sene önce hayatımdan TV ‘yi çıkarmaya karar verdim. Çünkü her gün farklı bir diziyi takip etmek beyin ve beden sağlığımı olumsuz etkilemiş, üretkenliğimi azaltmış, kendimi düzgün ifade edebildiğim cümleler kurma yeteneğimi benden almıştı. Geçen sene çok sevdiğim bir yakınım ‘Gönül Dağı’ diye bir dizi var dedi. Kendisi de pek TV seyretmez kaliteli değilse söylemezdi. Onun önerisi ile başladım seyretmeye.  Haftada bir kez TV açtık, ailece takip ettik.  Dizi’nin senaryosu yazılırken Mustafa Çiftçi’nin kitaplarından esinlenilmiş. Durur muyum hemen kitaplarını aldım tabi ve bir çırpıda okudum. Öyle bizden, öyle içten, öyle etkileyici ki hikâyeleri. Her bir hikâye bir ucundan bana tutundu kimi göz yaşı oldu gözümden süzüldü kimi kahkaha oldu yüzümde, kimi korku oldu midemde belirdi… Beni bana anlattı bizi bize resmetti.  Geçenlerde bir arkadaşımla sohbet ederken hayatımı yazsam 3 ciltlik roman olur dedi henüz 36 yıllık ömrü için 3 ciltlik roman olur. Kim bilir neler yaşadı ne acılar ne sevinçler, ne korkular sığdırdı bu kısa ömrüne. Mustafa Çiftçi de böyle şahit olduğu, dinlediği belki de yaşadığı tüm hayatları kaleme almış eserlerinde.

Duygular yaşanmaz, paylaşılmaz ifade edilmez ise bedenimizde tıkanır kalır. Akamayan kendine gider bulamayan bu enerjiler bedenimizi hasta ederek kendini gösterir ve kısır döngü yine bizi vurur. Maalesef toplum olarak duygularımızı yaşamamayı, baskılamayı, kendimizi ifade etmemeyi(edememeyi) öğrenmiş ve öğretmişiz. En çok Tolga’nın hikâyesi etkiledi beni anne babası öğretmen olan Tolga’nın daha doğduğunda hayatı bir kumaş gibi biçilmiş kesilmiş dikilmiş ve üstüne giydirilmişti. Ne istediği okulu okuyup sevdiği mesleği yapabildi ne sevdiği kızla bir hayat kurup her gün huzurla uyuyabildi ne de… Sadece ana babasını memnun etme peşinde kendine dikilen elbisenin içinde kıvrandı durdu ömrü boyunca. Durumun farkında olsa da bir şey yapamamak delirtti onu, tedaviler gördü depresyonlara girdi çıktı tekrar girdi çıktı…😊 Dışardan bakınca mühendis olmuş yurt dışında doktora yapmış eğitimli yakışıklı bir genç. Oysa bir de içine bak sahip olduğu cevheri görüp yeşertmek bir yana üstüne toprak atılarak görmezden gelinmiş bir ebeveynlik tutumu ile yaşanmadan bitmiş bir ömür.

Her insan bir başkasının aynasında görüyor yaşamı hele bir çocuk ailesi nasılsa öyle görüyor, onu doğru biliyor, öğreniyor. Fakat yaratılış, fıtrat, öz bir yerde kendini gösteriyor. Hani yazılımlara virüs girince bilgisayar çöker ya biz de çöküveriyoruz hayatımızın belli dönemlerinde. Virüslerden arınmaya gücümüz varsa kendi yazılımımızı yeniden yazmaya cesaret edersek yeni bir hayat mümkün oluyor değilse ölmeden gömüyoruz kendimizi (özümüzü, ruhumuzu) bedenimize… İyi ki yazmak iyi ki okumak nimetleri var hayatımızda yoksa nasıl ifade ederdik dile getiremediklerimizi nasıl bilirdik bizden uzakta hiç karşılaşmayacağımız insanların ömürlerini. ‘Oku’ demiş ya okumayı yazmayı bilmeyen efendimize rabbimiz. Oku önce kendini oku, kendi duygularını oku, bedenini oku, bil ki; beni de bilesin. Ne büyük nimet duygularımızın farkında olmaya olamadıklarımızı da okumaya gayret etmeye olsun niyetimiz.

Mustafa Çiftçi 7 tane ömrü yazmış Bozkırda Altmışaltı ’da.  7 ömür kendi, anası, babası, kardeşleri, sevdikleri derken dallanıp budaklanmış koca bir resim olmuş gözümüzün önünde. Bozkır deyince aklıma ilk Neşet Ertaş gelir o yüzden onun dizeleri ile başladım yine onunla bitireyim. Her bir dizesi başka bir duyguyu ifade eden türküleri ile kalbimize dokunsun yine.

Hep sen mi ağladın, hep sen mi yandın?

Ben de gülemedim; yalan dünyada

Sen beni gönlümce mutlu mu sandın?                  

Ömrümü boş yere çalan dünyada

 Ah yalan dünyada, yalan dünyada

 Yalandan yüzüme gülen dünyada

Neşet Ertaş           

                                                                                                                                                                        

Burcu AYDIN


Bültene Kayıt Olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir