YOLCULUK – Brandon Bays

Hayat, doğum ile ölüm arasında, süresini bilmediğimiz bir yolculuk. Daima ileriye giden, asla geri dönemediğimiz, zamanı 1 dakika bile geri alamadığımız bir süreç. Keşke sadece bu anı yaşamayı başarabilsek. Asla geri dönmeden, dersleri bir bir vererek, daima ileriye doğru… İnsanın en büyük düşmanı geçmişe takılı kalmak, saplanmak. Tüm hastalıklar, sıkıntılar, dertler hepsinin sebebi bu. Geçmişi düşündüren, sürekli önümüze temcit pilavı gibi sunan da nefsimiz. Oysa biz nefsimizden ibaret değiliz. Ona büründüğümüzde bu dünya cehennem olur. Her şeye bahane bularak, başkalarını suçlayarak, sorumluluk almayarak yaşamak cehennemdir bana göre. İnsan ancak kendine zulmeder. Bu hayatta yaşadığımız her şey bize bir şeyler öğretmek için yaşandı, yaşanıyor, yaşanacak. Ve bunlardan özgürleşmek için birçok yöntem var “yolculuk” da onlardan sadece bir tanesi.

Brandon Bays uzun yıllar NLP, bedeni ve ruhu sağaltmak ile ilgili eğitimler almış daha sonra bunların eğitmeni olup bir çok yerde sunumlar yapmış Amerikalı bir yazar ve motivasyon konuşmacısıdır.  Karnında iç kanamaya sebep olan bir tümör teşhis edilir. Doktor hemen ameliyata almak ister ancak alternatif sağaltım ve bireysel gelişim konularına yıllarını vermiş olan yazar ameliyat olmaya yanaşmaz. Doktordan 1 ay süre ister bu süre içinde gevşeme teknikleri ve homeopatik tıbbı kullanmaya başlar. Beslenme düzeninde radikal bir değişikliğe gider, duygusal ve fiziksel açıdan terapiler uygular. 1 ay sonra karnındaki basketbol topu büyüklüğündeki tümör ciddi oranda küçülmüştür. Doktordan biraz daha süre ister ve mucizevi şekilde tümör yok olur. Kendi duygusal ve bedensel şifa yolculuğunu başkalarına da öğretip uygulamaları için bu kitabı kaleme almıştır.

“Bu kitap özgürlük ile ilgili. Her zaman hayalini kurduğunuz hayatı yaratmanın özgürlüğü.

Hepimizin, bir şekilde bizi tuzağa düşürdüğü veya kısıtladığını hissettiğimiz meseleleri vardır; bunlar öfke, depresyon, endişe veya korku olabilir. Bu, hayatta yaşanacak daha birçok şey olması gerektiğini hissetmek kadar basit bir şey de olabilir, kendini tam bir başarısızlık örneği gibi hissetmek kadar boğucu da olabilir. Amansız bir hastalık gibi hayatımızı tehdit eden bir şey de. Ne kadar derinde de olsa, ne denli zorlu bir mücadele de gerektirse, o meseleden tamamen özgürleşmeniz, bütünleşmeniz, iyileşmeniz mümkündür. Bir zamanlar duyduğum bir hikâyeye göre her birimiz bu hayata saf, kusursuz, ışıltılı bir elmas olarak gelirmişiz. Ancak büyümenin zorluklarını ve hayatın acılarını yaşayınca, içimizdeki bu pırıltı bir yığın döküntü altında kaybolurmuş. Daha sonra yetişkinliğimizde bu dağınıklığı parlak, ışıltılı bir cila ile örtermiş. Zaman geçtikçe, bu koruyucu kabuğu gerçek kişiliğimiz sanar ve tüm kişiliğimizi bu kabuğun etrafında şekillendirirmişiz. Fakat gerçekten şanslıysak hayat bize bir hediye sunar; bir uyandırma çağrısı. Öyle bir olay olur ki o sertleşen yüzey çatlar çamur katmanlarının arasından ışıl ışıl parlayan mükemmelliğimizi yakalarız”. (sf.5-7)

Büyüklerimizin korkuları, acıları, öfkeleri, zenginlikleri, fakirlikleri, zulme uğramışlıkları ve bizim doğduğumuz coğrafyada yaşanan her türlü yaşanmışlık ve hikâyeler bizim de hikâyemizi oluşturur.  Zaten bunlardan soyutlanmak pek mümkün gelmiyor bana. Hani bir atasözümüz var tam bu durumu anlatan; ‘Dedesi erik çalmış torununun ağzı ekşimiş’. Fakat tümüyle de üstlenmek, kaderimiz sanmak da doğru gelmiyor. İsra suresi 13. Ayette; ‘Biz her insanın sevabını ve günahını boynuna bağladık; öyle ki kıyamet günü önüne, her şeyi açık açık kaydedilmiş bulacağı bir defter çıkaracağız.’ buyurmuş rabbimiz. Hepimizin kaderi kendi gayretimizle, farkındalıklarımızla, davranışlarımızı dönüştürmemizle değişir ve dönüşür. Yolumuzu iyi, güzel ve doğru şekilde yürümeye gücümüz var. Kitap boyunca bu ayeti düşündüm ve tabi affetmeyi tavsiye eden tüm ayetleri. Brandon Bays’in bizzat deneyimlediği bizlere anlatmaya çalıştığı temel şey de bu. Affetmek ve yüklerden kurtulmak. Yıllar önce İbn-i Sina: “Ruhsal bir hayal gücü vardır. Bu güç, hastalıkları oluşturabileceği gibi, var olan rahatsızlıkları da ortadan kaldırabilir. Beden ruhsal hayal gücünün emirlerine itaat etmek zorundadır.” diyerek bize harika bir hediye vermiş aslında. Bu hediyeyi kitabı okuduktan sonra uygulamak isterseniz açabilirsiniz. Sadece hayal ederek neleri değiştirebileceğinizi deneyimleyebilirsiniz.

Kitapta beni çok etkileyen birkaç cümle ile bitirmek istedim yazımı.

“Başına beklenmedik şekilde gelenleri Allah’ın hediyesi olarak bil. Sonuna kadar değerlendirirsen sana kesinlikle faydası dokunacaktır. Havsalanın dışında kalan şeyler için didinirsen işte başın o zaman derde girer.

Kaynak bana derin dersler vermiş hayatımı sınıf gibi kullanmıştı. Tümörle ilgili; sen bedenin değilsin. Yangınla ilgili; sen maddi varlığın değilsin. Vergi ile ilgili; sen paran veya hayatta kalma yeteneğin değilsin. Kelley’le ilgili; sen ilişkilerin değilsin. Don’la ilgili; sen aşkın veya evliliğin değilsin. Sen, her şey gelip geçerken bu mevcut sevgisin”. (sf.152)

Kainat ve tüm mevcudat sonsuz ve karşılıksız sevgi kaynağı olan Allah’ın bilinmek isteği ve bu sevgiyi bizlere yaşatmak, paylaşmak üzerine yaratıldı. Ve bizim de yaşama amacımız ta derinlerimizdeki o sevgi kaynağını, hazineyi bulup ışıltısını herkesle paylaşmak. Sevgiyle ve kitapla kalın.

Burcu AYDIN


Bültene Kayıt Olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir