VAR MISIN? – Doğan Cüceloğlu
Doğan hocamla tanışıklığım 33 yaşımda ‘İyi Düşün Doğru Karar Ver’ kitabını okumamla başladı. Hocam diyorum çünkü hiç görmesem de herhangi bir seminerine katılamasam da –ki katılmayı çok isterdim– kitaplarını okurken her zaman elimi tuttuğunu hissettim. Onun kitaplarıyla içimdeki çocuğa yolculuk ettim, insan insana nasıl olunur deneyimledim, geliştiren ve başarıya götüren bir aile nasıl olur öğrendim, “biz” olmanın ne demek olduğunu idrak ettim. Tüm bunları bizlere aktarmak için nasıl damlardan düştüğünü, neler yaşadığını düşününce onun tam bir savaşçı olduğunu görüyorum. Doğan Hoca ülkemiz için çok büyük bir değer ve kitaplarıyla hala aramızda.
Bu kitabı daha piyasaya çıkmadan sipariş etmiştim çünkü elimde imzalı bir kitabı olmasını çok istiyordum. Fakat itiraf etmeliyim, kitabı okurken çoğunlukla Doğan Hoca’nın okuduğum diğer kitaplarının içeriklerinden kesitleri, bildiğim, aşina olduğum şeyleri okuyacağımı düşünmüştüm. Fakat Deniz Bayramoğlu etkisini hesaba katmamışım. Kitabın başından sonuna kadar sorduğu sorularla sohbetin akışına öyle güzel bir seyir kazandırmış ki, Doğan Hoca’nın gizli hazinelerinin ortaya çıkmasına vesile olmuş. Hayran kalmamak mümkün değil. Birçok insanın hayatına dokunan Doğan Hoca ile Deniz Bayramoğlu lise yıllarında ‘İnsan İnsana’ kitabı ile tanışmış. Hayatını böyle dönüştüren, etkileyen biri ile söyleşi yapmak imkânı bulmuş. Ve bu kıymetli kitabın önsözünü yazarken de Doğan Hoca’nın tüm kitaplarında bizlere aktardığı çok önemli bir konuya değinmeden geçmemiş.

“İnsanın beş boyutu;
- Seni önemsiyorum
- Seni olduğun gibi kabul ediyorum
- Sana tekliğin için değer veriyorum, eşin benzerin yok ve ben bunun farkındayım
- Sen muhteşem bir potansiyelsin, istediğin şeyi öğrenip yapabilecek gücünün olduğunun farkındayım
- Sana emek ve zaman vermek istiyorum, çünkü sen sevilip geliştirilmeye layıksın
- Sen bir bireysin, buna saygı duyuyorum ama biz aileyiz, aynı ekipteyiz ve senin bu ekipte sorumlulukların var.
Doğan Hoca’ya göre iki insan arasında sağlam ve sağlıklı bir ilişki kurmanın en temel ilkeleri bunlar. İş arkadaşından asansörde karşılaştığın kişiye, evladınızdan eşinize ve anne babanıza kadar tüm insan ilişkileri için geçerli bu ilkeler”. (Sf.15)
Kitabın tam adı: “Kendini Keşfetmeye, zorluklarla başa çıkmaya Var Mısın? Güçlü bir yaşam için öneriler”. Kitap on dört bölümden oluşuyor. Öncelikle şunu belirtmek isterim; daha önce Doğan Hoca’nın hiç kitabını okumayan biri ilk bu kitabı alarak başlayabilir. Çünkü Var Mısın? kitabı bir ömrün özeti gibi. Hayatın anlamını, insanın kendini geliştirmek için neler yapacağını, umutsuzluğumuzu ve karamsarlığımızı nasıl aşacağımızı, içimizdeki Öz’ü nasıl bulacağımızı, çevremizin üzerindeki etkilerini ve sonuçlarını, önümüzü göremediğimizde kimlere, nasıl başvuracağımızı, yaşamda neler yaparsak fayda sağlayacağımızı, hayatını paylaşacağın kişiyi seçerken kriterlerimizin neler olması gerektiğini, zihni, yapısını, işleyişini nasıl daha da geliştirebileceğimizi, neredeyse ömrümüzün tamamını geçirdiğimiz mesleklerimizi neye göre belirleyeceğimizi, biz olmayı, değişmeyi dönüşmeyi öğreneceksiniz. Ve son olarak, nasıl okumalı, gezmeli, dinlemeliyiz? Neleri okumalı, dinlemeli ve seyretmeliyiz bölümleri ile çok güzel bir portföy kazandırmış Doğan Hoca bize. Kitabı bitirdiğimde alınacak kitaplar listeme yenileri eklendi. İzlenecek filmler, gezilecek yerler planlarım oldu. Yine hayata bakışım tazelendi, genişledi, güzelleşti.

Sevdiğim bir büyüğüm bir hikâye anlatmıştı: Zamanın sultanı yolda yürürken bir taş ustasına rastlar. Usta hem türkü söylüyor hem taşları oyuyor çok mutlu adam, heyecanlı. Soruyor Sultan:
-Sen niye bu kadar neşelisin, böyle yerinde duramıyorsun, heyecanlısın? Altı üstü taş yontuyorsun ha!
– Olur mu! diyor, sen buna taş yontması mı diyorsun, olur mu? Bu taşlar ibadet yerinde kullanılacak, o bina durduğu müddetçe benim eserim orada duracak benim adım söylenecek ben mutlu olmayayım da kim mutlu olsun.
Doğan Cüceloğlu da bence yıllardır bu bilinçle çalıştı. Yazdığı kitaplarda, söyleşilerde bir tek aileye bile dokunsa nelerin değişeceğini görerek, farkındalıkla yılmadan ömrünün son anlarına kadar gayret etti. Eminim o güzel sesi ile çalışırken de çok sevdiği türkülerden hep söylemiştir. İşte bu yüzden de severek, neşeyle, keyifle yazdığı tüm eserler bizlerin gönlünü, yolunu aydınlatıyor, aydınlatmaya da devam edecek.