Kübra ARIOĞLU
“Bütün insanlar, doğaları gereği bilmek isterler” diye başlar Aristoteles’in Metafizik kitabının ilk cümlesi. Bizler, sadece yaşamda varolmak istemeyiz, aynı zamanda yaşamın nedenini ve değerini de bilmek isteriz. Bu merak duygusunda; benim ilk durağım felsefe, ikinci durağım ise kitaplar oldu.
Dünyayı bir bütün olarak kavramamız mümkün değil elbette, ancak dünyaya dair yazılmış anlatılardan hareketle kendi anlamımızı keşfedebilir ya da oluşturabiliriz. Burada Wittgenstein’in çok yerinde bir sözü aklıma geliyor; “Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır.” Dilimizdeki sözcükleri ne kadar zenginleştirirsek, anlam derinliğimiz ve dünyaya bakışımız da o oranda artıyor.
Bazen kısacık ve basit bir cümlenin bile herkeste karşılığı farklı olabiliyor. Buradaki maksadımız da bu zaten. Herkes bilgi ve birikime göre okuduğu kitaptan dimağında yer edenleri önümüze serecek; ilgilisi, meraklısı da bundan istifade edecek. Bunu çok değerli buluyorum.
Felsefe lisans eğitimimi tamamladıktan sonra, okumalarım daha çok Dünya Klasikleri üzerine oldu. Özellikle Rus Edebiyatı ve Dostoyevski vazgeçilmezlerim arasında. Dostoyevski’nin derin psikolojik tahlilleri, insanın çelişkili dünyasını ilmik ilmik işlemesi, yazarla ve onun kahramanlarıyla kurduğum bağı güçlendiriyor. Ne zaman kendimden çıkmak üzere bir Dostoyevski romanı elime alsam, günün sonunda yine kendimle karşılaşıyorum. Romanlarının böyle bir büyüsü var üzerimde.
Okuduğum her kitapta, farklı bir sinema platosu inşa ediyorum . Bu hemen kendime bir yer edinmemi sağlıyor, o sokaklarda, o izbe evlerde, o şatafatlı balolarda… Sözcüklerin gücüne ve kitapların iyileştiriciliğine kesinlikle inanıyorum. Bir şeyin ne anlattığından ziyade nasıl anlattığını daha kıymetli bulanlardanım. Antik Yunan’da kütüphaneleri “ Ruhun Şifa Yeri” olarak adlandırmalarının hiç de tesadüfi olmadığını düşünüyorum.
“Hiçbir partiden değilim. Beni mahveden de bu oldu. Benim bütün politikam şu: “Müziği, resmi severim. Güzel bir kitap benim için bir olay kadar önemlidir.” diyen Stendhal’a katılmamak mümkün mü?
İyi ki edebiyat var, bu sayede anlam var.
Sevgiyle…